12 Nisan 1931 yılında önce “Türk Tarihi Tedkik Cemiyeti” olarak kurulan daha sonradan adı değiştirilerek şimdilerde bildiğimiz “Türk Tarih Kurumu” kuruldu. Avrasya Stratejik Araştırmalar Topluluğu Genel Başkanı Murat Doğanay, Türk Tarihine oldukça değer katmış Türk Tarih Kurumunu, kuruluş gününde bizlere hatırlattı.
Asad Genel Başkanı Sayın Doğanay, Türk Tarih Kurumunun kuruluş amaçlarının tarihi bir hazine oluşturmanın yanı sıra yeni buluşları ve bilimsel konuları tartışmak üzere çeşitli kongreler ve toplantılar düzenleyerek Türk tarihini her daim canlı tutmaya çalışma konusunda ciddi gayretler sarf ettiklerini ve bunların özellikle bu kadar geniş tarihe sahip devletimiz adına oldukça önemli olduğunu vurguladı.
Türk Tarih Kurumunun arşivinde gerek satın alarak gerekse bağış yapılarak Osmanlı Devleti’nin son dönemleri ve Türkiye Cumhuriyeti dönemini kapsayan çeşitli tarihi değerlerimiz bulunmaktadır. Genel Başkan Doğanay, Türk Tarih Kurumunun arşivinin sadece belgelerle sınırlanmadığını ayrıca Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti dönemlerine ait oldukça kıymetli fotoğraf koleksiyonun bulunduğunu ifade ederek, tarihimize ait bu fotoğrafların maneviyatına ve kıymetine asla değer biçilemeyeceğini dile getirdi. Avrasya Stratejik Araştırmalar Topluluğu olarak özellikle Türk tarihi konusunda fazlasıyla özenli ve araştırmacı olduklarını dile getiren Başkan Doğanay, Türk Tarih Kurumu teşkilinden bu yana hayatımıza kattığı 1400 eserle, Türk tarihi konusunda son derece özverili çalıştıkları için müteşekkir olduklarını kaydetti.
Türk Tarih Kurumu Tarihçesi;
12 Mart 1931 tarihinde Türk ocaklarını kapatma kararı alınınca 12 Nisan 1931’de Türk Tarihi Tedkik Cemiyeti adıyla yeniden teşkilatlandılar. 1930’daki ilkeler temel alınarak faaliyetlerine devam eden kurum, 1935 yılında “Türk Tarihi Araştırma Kurumu” ve son olaraktan şimdiki ismi olan “Türk Tarih Kurumu” isimlerini aldı. Kurum bu dönem de dört ciltlik lise tarih kitapları, İsmail Hakkı Uzunçarşılı’nın Anadolu Beylikleri’ni, bazı kazılara ait raporları, Pîrî Reis’in Kitâb-ı Bahriyye’sini ve haritasını yayımladı. 1937’den itibaren adını bizzat Atatürk’ün koyduğu Belleten dergisi yayın hayatına geçti. Atatürk hayatının son dönemlerine kadar kurumun çalışmalarıyla bizzat ilgilendi.
Atatürk büyük özveri ile çalıştıktan sonra, düzenlediği vasiyetnamesiyle İş Bankası’ndaki hisselerinin gelirini Türk Tarih Kurumu ile Türk Dil Kurumu’na bağışladı. 25 Mayıs 1940’ta Dahiliye Vekâleti’nce onaylanan yeni cemiyetler kanununa göre düzenlenen tüzüğünün 2. maddesinde kurumun Reisicumhur İsmet İnönü’nün himayesi altında bulunduğu, 3. maddesinde de Maarif vekilinin bu kurumun fahrî reisi olduğu belirtildi. Atatürk’ten sonra gelen bütün cumhurbaşkanları kurumun koruyucu başkanları oldu. Türk Tarih Kurumu, Bakanlar Kurulu’nun 21 Ekim 1940 tarihli kararnâmesiyle kamu yararına çalışan dernekler arasına alındı.
Kuruluşundan başlayarak çalışmalarını eski Türk Ocağı Halkevleri binasında çalışmalarına devam eden kurum, 1940 yılı sonlarında Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde ayrılan bir bölüme geçmiştir. Ancak her gün zenginleşen kütüphanesi, geniş kapsamları çalışmaları ve gelişen basımevi dolayısıyla bu yer yetersiz kalmış, 12 Kasım 1967 günü, projesi Sayın Turgut Cansever tarafından çizilen bugünkü binasına taşınmıştır. Bu bina 1980 yılında “Uluslararası Ağahan Mimarî Ödülü”nü almıştır.